“ER-” YARDIMCI FİİLİ İLE ŞAHIS EKLERİNİN ESKİ TÜRKÇE VE TÜRKİYE TÜRKÇESİ DÖNEMLERİNDEKİ KULLANIMI


 ER-” YARDIMCI FİİLİ İLE ŞAHIS EKLERİNİN ESKİ TÜRKÇE VE TÜRKİYE TÜRKÇESİ DÖNEMLERİNDEKİ KULLANIMI

                                                                                  Azmi GÖK 

1.     Er- Yardımcı Fiilinin Eski Türkçe ve Türkiye Türkçesi dönemlerindeki Kullanımı
Dillerde evrimleşme ve buna bağlı olarak gelişme ve değişme olağandır. Dillerin sözvarlığından, sözdizimine kadar çeşitli dil bilgisi düzlemlerinde evrimleşmenin izlerini takip etmek mümkündür.
Türk dilinde, yazılı ilk metinlerinden bugüne kadar gerek sözvarlığında gerekse ses, şekil, sözdizimi alanlarında pek çok değişimlerin ve farklılaşmaların varlığını, yapılacak tarihî lehçe ve yaşayan lehçe karşılaştırmalarıyla görmek mümkündür. Bu değişimler ve farklılaşmalar yeni yeni lehçelerin ve yazı dillerinin oluşmasını sağlamıştır. Dildeki değişmeler belli bir dönemle de sınırlı kalmaz, süreklidir ve her geçen gün özellikle sözlü dilde değişim kendini devam ettirir. Bugün Türkiye Türkçesi’nin Türkiye coğrafyası içerisinde ve dışındaki ağızlarında, yazılı dilin ses, şekil, sözdizimi ve sözvarlığında yer almayan pek çok arkaik ve yeni yapıları görebiliriz.

Bu yazımızda Eski Türkçe ile Türkiye Türkçesindeki Er- yardımcı fiili ile şahıs eklerini inceleyeceğiz.


1.1.         Türkiye Türkçesi’nde Er- Yardımcı Fiilinin Kullanımı
Bütün dillerde olduğu gibi Türkçede de sadece fiil soylu kelimeler ve kelime grupları değil, isim soylu kelimeler ve kelime grupları da yüklem olabilmektedir. Yani hareket ifade eden cümleler olduğu gibi etmeyenler de vardır. Kır - , oku - , uyu - vb. nasıl yüklem görevinde kullanılıyorlarsa çalışkan + , güzel + , öğrenci + vb. de yüklem görevinde kullanılabilmektedir. Tüm dillerin kendilerine mahsus isim soylu kelime ve kelime gruplarını yüklemleştirme şekilleri olduğu gibi Türkçe’nin de ilk yazılı metinlerinden itibaren takip edebildiğimiz kendi dil mantığı içerisinde isim soylu kelime ve kelime gruplarını yüklemleştiren bir sistemi vardır.
En sade anlatımla Türkçede yüklem / çekimli fiil / yargı bildirme şu şekilde olur: fiil + kip eki + şahıs eki. Bu denklem olmadan Türkçede cümleden / çekimli fiilden / yargıdan /  yüklemden bahsetmek mümkün değildir.
         İsim soylu kelime ve kelime gruplarını yüklemleştirirken de er - , ol - , e t - gibi yüklemleştiriciler ile aynı sistem işletilir ve böylelikle Türkçe’de isim soylu kelimeler ve kelime grupları da yüklem olabilirler. Öğrenci+i - di+m / Öğrenciydim . Gibi. 
 
1.1.1.  Ek Fiil (Yardımcı Fiil Kök)’in Tanımı
Muharrem Ergin ek fiili “ eskiden cevherî fiil, cevher fiil denilen, bugün isim fiil veya ana yardımcı fiil diyebileceğimiz i- fiilidir”(Ergin 1997:314) diye tanımlar. Ayrıca bu fiilin görevi için de “belirli çekim şekilleri ile vazife görerek bir yandan birleşik fiil çekimlerinin temelini kuran, öte yandan bütün isim ve isim şekillerini fiil kalıbına sokarak, onları fiilleştirerek isim cümlelerini ortaya çıkarır.” (Ergin 1997: 314) demektedir.
Zeynep Korkmaz da bu fiili “Eski Türkçede er- yardımcı fiilinin er->ir->i- biçiminde ekleşmesinden oluşan ad soylu kelimelerin yüklem olarak kullanılmasını sağlayan ve birleşik fiil çekimlerinde de görev alan fiil”(Korkmaz 2003: 81) olarak tanımlar.
Ahmet B.  Ercilasun’a göre Türkiye Türkçesindeki i- fiili er-‘den çıkmıştır. Bugün olduğu gibi Köktürkçede de isimleri yüklem haline getirmek için aynı fiil kullanılmaktadır.
Günay Karaağaç ise “bildirme” başlığı altında  “Türkçe ile ilgili dil bilgisi çalı malarında, cevher fiili, cevherî fiil, salt fiil, boş fiil, ana yardımcı fiil, ek eylem, bildirme eki vb. gibi değişik terimlerle karşılanan ana yardımcı fiil, Eski Türkçe olmak/ bolmak, ermek, turmak eylemlerinin kullanıldığını, daha sonra da ermek ve turmak eylemlerinin kullanım alanlarını genişleterek, Türkçenin ana yardımcı fiilleri olarak ortaya çıkışları süreci izler.”(Karaağaç 2011:108) diyerek bu fiillerin Türkçenin bildirme yapısını oluşturduğunu ifade eder.

Günümüz Türkiye Türkçesinde i- şeklinde olan kendi başına bir anlamı olmayan ek fiilin tarihî süreci hakkında Efrasiyap Gemalmaz şunları söyler: “Türkçede öteden beri isim fiil (+ if-) vazifesi “+Øe.rØ-> +er- ~ +ir->+i->+y- ~ +Ø-” fiili üzerinedir.
Görüldüğü gibi i- fiilinin ilk  hali er- fiilidir. Bu fiil isme gelerek isimleri yüklem yapar. Fiil çekimlerinde ise durum şu şekildedir:
Eski Türkçedeki yapısı şöyledir:
   ad+er-ür+men şeklindedir.
Muharrem Ergin bunu şöyle örneklendirmiştir:
 Men er-ür men                 <Ben -im>
 Sen er-ür sen                     <Sen -sin>
 Ol er-ür ol                           <O-dur>
 Biz er-ür biz (miz)              <Biz-iz>
 Siz er-ür siz                        <Siz-siniz>
 Olar er-ür-ler (olar)         <Onlar-dırlar>”                 (Ergin 1997:316)

Kiplerde ise bu ek aşağıdaki gibidir:
    Görülen geçmiş zaman kipinde:
     /+_er-//-tø+ /  >  /+_ir-//-tø+ /  >  /+_iø-//-dø+/  >  /+i-d+/  > /+ø-D+/ <=>/+y-+d+/
    Öğrenilen geçmiş zaman kipinde:
     /+_er-//-miş+/  >  /+_ir-//-miş+/  >  /+_iø-//-miş+/ >  /+i-miş+/> /+ø-mIş+/<=> /+y-+mIş+/
    Şart  kipinde:
     /+_er-//-ser+/  >  /+_ir-//-ser+/  >  /+_iø-//-seø+/ >  /+i-se+/ > /+ø- sA+/ <=> /+y-+sA+/

Bu ekleri sadece birinci tekil şahısları dikkate alarak örneklendirelim:
Eski Türkçe
Türkiye Türkçesi
Kel-ti  er-ti+m
Gel-di+(y)i-di+m       
Kel-miş  er-miş+im
Gel-miş+i-miş+im
Kel-ti  er-ser men
Gel-di+(y)i-se+m
 (Eski Türkçede söz başı k- sesi Türkiye Türkçesi’nde g- sesine dönüşmüştür.)
    Bütün bunlara rağmen ek fiilin geniş zamanında ek fiil eki görülmediğinden, şahıs ekleri ek fiil eki zannedilmiştir. Mesela, Zeynep Korkmaz Gramer Terimleri Sözlüğü’nde ek  fiil olan er- hakkında bilgi verdikten sonra şöyle söyler: “[Ek fiil] şahıslara göre çekiminde +ım/+um/, +sın/+sun, +sı-nız/+su-nuz, +dırlar/+durlar şekillerine girer: çalışkan+ım, çalışkan+sın, çalışkan+dır, çalışkan+ız, çalışkan+sınız, çalışkan+dırlar”. (Korkmaz 2003:81) Hâlbuki bu örneklerde ek fiil eki yerinde +Ø- vardır.
    Şöyle ki: Çalışkan er-ür men yapısı günümüz Türkiye Türkçesinde ek fiil ve zaman ekinin düşmesiyle şu şekle girmiştir: Çalışkan +Ø-Ø+ım Yukarıdaki örnekte ek fiil ekinin yeri boş öğedir. “Bilindiği gibi Türkçede birinci ve ikinci şahıslar karşısında üçüncü şahıs, olumsuzluk karşısında olumluluk, bütün diğer fiil kipleri karşında emir kipi işaretsizdir”(Gemalmaz 1982: N.9), yani boş öğedir. Burada da isimlerdeki ek fiil ekinin yeri boştur.

1.1.2.  Türkiye Türkçesi’nde Er- Yardımcı Fiilinin Kullanımı
            Yardımcı fiil kök, fiil olmasına rağmen, kendi başına anlamı yoktur, kendi başına kullanılamaz, yapım ekleriyle yeni kelimeler türetilmez. Kendi başına çekime girmez, daha doğrusu bildirme, tasarlama ve kişi eklerini almaz. Olumsuz şekli de diğer fiillerden farklıdır. Buna rağmen, öteki yardımcı fiiller gibi de değildir.

1.1.3.   Ek-Fiilin Görevleri
    Ek-fiilinin üç görevi vardır:
1.     İsim soylu kelimeleri cümlede yüklemleştirir:

Bu, en sevdiğim kitaptır. (<kitap i-dir-ø)
Alfabenin ilk harfi, “А”dır. (<A i-dir-ø)
Annemin ilk kızı bendim. (<ben i-di-m)

2.     Basit kipli fiillerden, birleşik kipli fiiller yapar:

Yukarıdan o güzelliğe bakıyordum. (<bakıyor i-di-m)
 Beni görmemişmiş. (<görmemiş i-miş-ø)
Orhan’ı yakalarsan, pestilini çıkarırsın. (<yakalar i-se- n)

3.     Özel bir zarf-fiili yapar: i-ken

Güneşken dışarı çıkalım. (güneş i-ken > güneş-ken)
Size gelirken, düştüm. (gelir i-ken > gelir-ken)


1.1.4.   Ek-Fiilin Şekilleri

Öteki fiiller gibi, ek-fiilin de üç şekli vardır:



A.   Olumlu şekil
Ek-fiile doğrudan doğruya kip ekleri ve şahıs ekleri gelir:

 i-miş-im, i-di-k, i-se-niz, vb.

B.   Olumsuz şekil
 Ek-fiilin olumsuz şekli diğer fiillerde yapıldığı gibi /-mA/ olumsuzluk ekiyle yapılmaz. Olumsuz şekli “değil” edatıyla yapılır:
 değil i-miş-im > değil-miş-im, değil i-di-k > değil-di-k, değil i-se-niz > değil-se-niz, vb.


Örneğin: Ek-fiilin geniş zamanda çekimi


OLUMLU ŞEKİL
OLUMSUZ ŞEKİL
1T
/-İm
    /değil+im
2T
/-sİn
     / değil+sin
3T
/-ø/, /-Dİr
     /değil(+dir)
/-İz
/ değil+iz
/-sİnİz
/ değil+siniz
/-DİrlAr
/değil+dirler, değil(+ler)


OLUMLU ŞEKİL
OLUMSUZ ŞEKİL
1T
yalnız+ım
yalnız değil+im
2T
güzel+sin
güzel değil+sin
3T
haklı(+dır)
haklı değil(+dir)
üzgün+üz
üzgün değil+iz
kilolu+sunuz
kilolu değil+siniz
sıralı+dırlar
Sıralı değil+dirler, değil(+ler)

C. Soru şekli
  - İki türlü olabilir:
a) Olumlu soru şekli - “” soru edatının geldiği isim soylu kelime ve şahıs ekleri arasına girer: Yakın mıdır? Öğrenci miyim? Uslu mudur? Küçük müydük?
Dilek-şart kipinde, “” soru edatı kelimeden sonra gelir:
Haksızsam mı?
Bu geçerliyse mi?
         Siz işsizseniz mi?
 b) Olumsuz soru şekli
Olumsuzluk bildiren “değil” edatından sonra “mİ” soru edatı getirilerek yapılır:

Halk çoğunlukta değil miymiş?
Türk değil miydiniz?

Dilek-şart kipinin olumsuz-soru şekli çok seyrek görülür:
değil miyse?


1.1.5.   Ek-Fiilin Çekimi

Diğer fiillerden farklı olarak, sadece dört kipte görülür:

A.   Ek-fiilin belirsiz geçmiş zaman şekli

Çekimi diğer fiillerde olduğu gibidir. Ek-fiile /-mİş/ eki getirilerek yapılır. Ardından da birinci tipte şahıs ekleri gelir. Ek-fiil çoğu zaman düşer ve ardından gelen ekler isme eklenir:
Örneğin:
  Türkiye çok güzelmiş. (<güzel i-miş-ø)
 Tatildeyken hastaymışsın. (<hasta i-miş-sin)
          O zamanlarda para değersizmiş. (<değersiz i-miş-ø)

        • Ek-fiilin belirsiz geçmiş zaman şekilleri:

TEKLİK
ÇOKLUK
1. Kişi
i-miş-im
i-miş-iz
2. Kişi
i-miş-sin
i-miş-siniz
3. Kişi
i-miş-ø
i-miş-ler

  



B.   Ek-fiilin belirli geçmiş zaman şekli
Çekimi diğer fiillerde olduğu gibidir. Ek-fiile /-Dİ/ eki getirilerek yapılır. Ardından da ikinci tipte şahıs ekleri gelir. Ek-fiil çoğu zaman düşer ve ardından gelen ekler isme eklenir:
Örneğin:
Üçüncü sınıfta çok çalışkandım. (<çalışkan i-di-m)
Herkesin önünde pek rahattınız. (<rahat i-di-niz)
Bir anda hepimiz birer büyük sıfırdık. (<sıfır i-di-k)
                   • Ek-fiilin belirli geçmiş zaman şekilleri:

TEKLİK
ÇOKLUK
1. Kişi
i-di-m
i-di-k
2. Kişi
i-di-n
i-di-niz
3. Kişi
i-di-ø
i-di-ler




C.   Ek-fiilin şimdiki ve geniş zaman şekli
     Ek-fiilin şimdiki ve geniş zaman şekilleri aynıdır. Diğer kiplerden farklı olarak, burada ek-fiil, bildirme kipleri ve şahıs ekleri birbirine girmiştir ve özel bir biçim almıştır. Bu biçimlerden ek-fiili ayırmak mümkün değildir.  3T şekline “bildirme eki” (Be) de denilir.
Örneğin:
Bugün hava sıcaktır. (<sıcak+tır)
Biz sizden büyüğüz. (<büyük+üz)
Onlar iyi insandırlar. (<insan+dırlar)
• Ek-fiilin şimdiki ve geniş zaman şekilleri

TEKLİK
ÇOKLUK
1. Kişi
/-İm/
/-İz/
2. Kişi
/-sİn/
/-sİnİz/
3. Kişi
/-Dİr/,/-ø/
/-DİrlAr/



       

• 3Ç şekli olan /-DİrlAr/ yerine bazen konuşmada eklerin yer değiştirdiği de görülebilir:
                   Onlar iyi insandırlar. (<insan+dırlar)
                  Onlar iyi insanlardır. (<insan+lar+dır(lar))
     • Bazen 3. şahıs şekilleri tamamen düşer. Bu durumlarda, isim kendi başına yüklem görevini üstlenir:
                   Şu bir ütü(dür). İstanbul çok büyük(tür).
                   Yan sınıftakiler çok deli(dirler).
           • Eksiz de olmasına rağmen, anlamın pekiştirilmesi için, mutlaka 3. şahıs şekillerini kullanmak gerekir. Resmi evraklarda, resmi yazışmalarda, raporlarda vb. bu şeklin kullanılması mecburidir:
Ülkenin en büyük düşmanı fakirliktir.
         Bu konuda kurumunuz sorumludur.
Bölgemizin en büyük gelir kaynağı pamuktur.
        /-Dİr/ bildirme eki, morfolojik olarak hiç gerekli olmadan, bazen çekimli fiillerin anlamını güçlendirmek için de kullanılır. Belirli geçmiş zaman kipi hariç, bildirme kiplerinde, şahıs eklerinden sonra kullanılır:
         Bahse girerim ki sen bir kere bile boyamamışsındır.
         Kim bilir, belki bir dünyalıdan bile daha fazlasını biliyorumdur, dedi.
     • Bildirme eki çekilince, anlam bozulmaz, sadece gücü azalır.
D.   Ek-fiilin dilek-şart şekli

    Çekimi diğer fiillerde olduğu gibidir. Ek-fiile /-sA/ eki getirilerek yapılır. Ardından da ikinci tipte şahıs ekleri gelir. Dilek-şart kipi tasarlama kiplerinden olmasına rağmen, ek-fiille kullanıldığında zaman anlamı verir. Bu durumda, eklendiği ismin referansı zaman açısından sınırlıdır. Ek-fiil çoğu zaman düşer ve ardından gelen ekler isme eklenir:
Ev güzelse, alırız. (<güzel i-se-ø)
Haklıysam, bana kızma. (<haklı i-se-m)
Doğru yoldaysak, 30 dakika sonra oradayız. (<yolda i- se-k)

              • Ek-fiilin dilek-şart şekilleri

TEKLİK
ÇOKLUK
1. Kişi
i-se-m
i-se-k
2. Kişi
i-se-m
i-se-niz
3. Kişi
i-se-ø
i-se-ler





   • Ek-fiilinin dilek-şart soru şekilleri çok seyrek kullanılır. Bu durumda, “mİ” soru edatı isimden sonra, daha doğrusu şahıs eklerinden sonra gelir:
         Şişman i-se-m mi? (Şişmansam mı?)
Güzel i-se-n mi? (Güzelsen mi?)
Kahraman i-se-Ø mi? (Kahramansa mı?)
        • Hint-Avrupa dillerinden farklı olarak, Türkçede “var” ve “yok” kelimeleri fiil değil de isimdir.  Bunlara, “yüklem yapabilen isimler” (predikatifler) de denir. Ancak, yüklem yapmaları için, ek-fiiline ihtiyaçları vardır:
Nesne yok imiş aslında... (yokmuş)
Benim haberim yoktu. (yok i-di-ø > yok-tu- ø)
1.2.         Eski Türkçede Er- Yardımcı Fiilinin Kullanımı
         Kılınışı itibariyle bir durum fiili olan er- yazıtlarda mevcudiyeti anlatma, bir yerde bulunmayı bildirme, kimlik (hüviyet) kazandırma ve tanımlama (varlığı göstermek, işaret etmek; hüviyetini; ne, kim olduğunu bildirmek) şeklinde dört ayrı fonksiyonda görülür.
         Er-’in diğer dillerdeki karşılıklarına baktığımızda, mesela İngilizcede bahsedilen işleyişler to be fiili için verilmekte ve son üçü yardımcı fiil (copula) fonksiyonuna özgü kılmaktadır, ancak mevcut bulunmanın diğer üçünden oldukça ayrı kullanımından bahsedilirken mevcudiyetin (kendisi için gerekli) zaman ve mekân tamlayıcılarından ayrı kullanılışının nadir ve bununla birlikte yine de fonksiyon önceliğinin var bulunmada olduğuna işaret edilir.
Bu izahlar bakımından er- esas fiil olarak söz dizimince öznesi durumunda bulunan ad unsurunun gösterdiği varlığın mevcudiyetini, var olmasını, bir yerde bulunmasını; yardımcı fiil olarak adlarla oluşturduğu birleşik fiilin öznesi durumunda bulunan bir başka varlığın ad + yardımcı fiil kalıbındaki ad unsurunun gösterdiği varlık (nesne, nitelik ya da durum) hüviyetinde bulunmasını bildirmek; varlığı göstermek, işaret etmek görevlerini yüklenir.


1.2.1.  Esas Fiil Olarak Er- :
 “Mevcut, var bulunmak, bir yerde (mevcut) bulunmak”.
1.2.1.1.      “Mevcut, var bulunmak” anlamıyla
 Er-’in yazıtlarda esas fiil olarak öznesi durumundaki varlığın mevcudiyetini bildirmek işleyişiyle sab er- (KT G 11; BK K 8), kaçan neŋ er-  (T1 D 3, 4), ilimiz törümüz er- (KT D 22; BK D 18) örnekleri mevcuttur:
/…/ Türük [bodun ti]rip il tutsıkıŋın bunta urtum; yaŋılıp ölsikiŋin yeme (KT G 10) bunta urtum. Neŋ neŋ sabım erser beŋgü taşka urtum /…/  (KT G 11)
“/…/ Türk (halkı), dirilip (nasıl) devlet sahibi olacağını buraya (taş üzerine) hâkkettim; yanılıp (nasıl) öleceğini buraya hâkkettim. (Söyleyecek) her ne sözüm var ise ebedî taşa hâkkettim /…/” (Tekin 1995: 37).

 /…/ Ança öğleşmiş: “Öŋre Türk kağangaru sülelim” temiş, “Aŋaru sülemeser, kaçan neŋ erser, ol bizni (T1 D 3) [Kağanı alp ermiş], ayguçısı bilge ermiş, kaçan neŋ erser, ölürteçi ök /.../ ” temiş /…/ (T1 D 4)
“/…/ Şöyle akıl danışmışlar “Doğu Türk kağanına doğru ordu sevk edelim!” demişler, “Eğer onların üzerine ordu sevk etmezsek, ne zaman olsa, onlar bizi, kağanları cesur imiş, sözcüleri de akıllı imiş, ne zaman olsa, öldüreceklerdir” /…/ demişler /…/” (Tekin 1995: 87).
   Yukarıdaki ikinci örnekte neŋ kelimesinin karşılığı Ergin’de “şey” anlamıyla ve kaçan neŋ erser ibaresi “ne zaman bir şey olsa” (1996: 55) şeklinde; Orkun’da ise “kaçınır isek” (1994: 10-7) olarak verilmiştir. Tekin tarafından verilen “ne zaman olsa” karşılığını burada er- fiilinin ifade ettiği mevcuttur diyebiliriz.
1.2.1.2.       “Bir yerde (mevcut) bulunmak” anlamıyla
  Er- esas fiil olarak öznesi durumunda olan varlığın bir mekânda bulunmasını bildirir. Bu işleyişiyle yazıtlarda ebde er-, anta er-,  erig yerte er- olmak üzere üç örneği mevcuttur:
  Oguz tapa süledim. İlki sü taş[ık]mış erti, ekin sü ebde erti /…/  (BK D 32)
 “Oğuz’lara doğru sefer ettim. Birinci ordu (sefere) çıkmış idi, ikinci ordu yurtta idi /…/” (Tekin 1995: 75).

/…/ Beŋgü taş (KT G 12) tokıtdım. Y[ağ]uk el erser, ança takı erig yerte irser, ança erig  yerte beŋgü taş tokıtdım /…/ (KT G 13)
 “/…/ Ebedî taş hâkkettirdim. (Burası) yakın (bir) mevki olduğundan, ayrıca kolay erişilir (bir) yer olduğundan, böyle kolay erişilir (bir) yerde ebedî taş hâkkettirdim /…/ ” (Tekin 1995: 39).
        Yukarıdaki ikinci örnekte “... ança takı eriğ yerte irser, ança eriğ yerte ...” ifadesinin eriğ yerte ir-, mümkün ol- ve ança eriğ yerte, mevcut ol-  şeklinde “... ulaşılacak yerde olabilsin diye, böyle kolay ulaşılabilecek yerde... “ çevirisiyle  yahut “... (bu kitabe) ulaşılması mümkün bir yerde bulunsun diye, böyle kolay ulaşılabilecek yerde (bu) kitabe(yi) ... ”  şeklinde anlaşılması daha doğru örülmektedir.

1.2.2. Yardımcı Fiil Olarak
Eski Türkçede ad + yardımcı fiil kalıbında yardımcı fiil olarak kullanılan bol-, kıl- yardımcı fiilleri dinamik kılınışta olup geçişli ya da geçişsiz oluşlarına göre ad + yardımcı fiil kalıbında adın karşıladığı varlığın (nesne, nitelik, durum) ortaya çıkması, çıkarılması vb.; birleşik fiilin öznesinin birleşikteki adın gösterdiği varlığı (nesne, nitelik, durum) edinmesi, edindirilmesi vb. fonksiyonlarına; er- yardımcı fiili ise statik (durağan) kılınışta olup (esas fiil halindeki mevcudiyet anlamıyla) varlığı göstermek, işaret etmek, hüviyetini tanımlamak; ne, kim olduğunu, bir hâlde bulunmayı bildirmek görevleriyle bir varlığı (özneyi) o varlığın açıklayıcısı (yüklemi) durumundaki adlara (ve fiilin çekimli şekillerine) bağlamak sahiptir ve bu yönleriyle diğerlerinden ayrılır.

               1.2.2.1.“Durumda (Hâlde) Bulunmak” Anlamıyla
Er- esas fiil hâlinde üzerinde taşıdığı bulunmak, mevcut olmak anlamını ad + yardımcı fiil kalıbında önündeki adlara yükleyerek onları fiilleştirir ve bu şekilde yardımcı fiil olarak söz diziminde birleşik fiilin öznesi olan varlığın birleşikteki adın gösterdiği durumda (hâlde) bulunduğunu bildirmek fonksiyonunda kullanılır: 
/…/ Eçim Kağan olurtukda özüm Tarduş bozun üze Şad ertim/…/ (KT D 17)
“Amcam Hakan tahta oturduğunda ben Tarduş halkı üzerine Şad idim /…/.” (Tekin 1995: 43).
Kül Tigin yok erser kop ölteçi ertiğiz /…/ (KT K 10)
“Kül Tigin olmasa (idi) hep ölecek idiniz /…/” (Tekin 1995: 53).

/…/ Türk bodun aç erti /…/ (BK D 30)
 “/…/ Türk halkı aç idi /…/.” (Tekin 1995: 77).
 Kaŋım kağan süsi böri teg ermiş, yagısı kony teg ermiş /…/ (BK D 11)
“/…/ babam Hakanın askerleri kurt gibi imiş, düşmanları (ise) koyun gibi imiş /…/.” (Tekin 1995: 65).
  Yukarıdaki örneklerde er- fiili özüm, Kül Tigin, Türk bodun, sü, Tabgaç kağan öznelerini açıklayıcı (yüklem) durumundaki Şad, yok, aç, böri teg, kony teg, yağı adlarına bağlayarak onlara bu adların bildirdiği varlık (nesne, nitelik, durum) kimliği (hüviyeti) kazandırmakta; söz diziminde özne olan varlığın birleşikteki adın gösterdiği durumda (hâlde) bulunduğunu bildirmektedir.
  
Er-‘in yardımcı fiil olarak yazıtlarda pek çok kullanımının görüldüğü öznenin adın gösterdiği durumda (hâlde) bulunması kümesinin örnekleri şunlardır:



 alp er-
(KT D 3; BK D 4; T1 G 3, 6, 7, D 4)

 biligsiz er-

(KT D 5; BK D 6)
   er-
(BK D 38)
 bir er-
(T1 D 6),

 artuk er-

(T2 B 5)

 bodun er-
(KT K 4, D 9, 18; BK D 8, 9, 16, 29)
 az er-
(BK D 32)
 böri teg er-
(KT D 12; BK D 11)

bar er-

(T1 K 6, G 3, T2 D 7)

 (yaguk) el er-

(KT G 13)
 beg er-
(KT D 20; BK D 17)
 ırak er-
(KT G 7; BK G 5)

(eki) bıŋ er-

(T1 G 9, D 1)

 kagan er-

(KT D 3, 4; BK D 4, 5)

bilge er-
(KT D 3; BK D 4; T1 G 3, K 5)

 (aş) teg er-

(T1 G 1)
 (kony) teg er-
(KT D 12; BK D 11)
 ( oçuk) teg er-
(T1 G 1)
 şad er-
(KT D 17; T1 B 5)
 tok er-
(T1 G 1)
 tüz er-
(KT D 3)
 uçuz er-
(T1 G 6)
 yabız er-
(BK D 32)
 yablak er-
(KT D 5; BK D 6)

yadag er-

(T1 B 4)
 
 yagı er-
(KT D 2, 14; BK D 3, 12; T1 D 2)
 yaguk er-
(KT G 7; BK K 5)
 yaşınta er-
(T2 D 1)
 yeg er-
(T1 D 6)
 yimşak er-
(KT G 5; BK K 4)
 yok er-
(KT G 4, D 39, K 10; BK K 3, D 34; T1 D 1, T2 G 3, D 5, K 1, 2).

     1.2.2.2. “Varlığı göstermek, işaret etmek, bildirmek” işleyişiyle
          Yazıtlarda er-’in yardımcı fiil olarak İl tutsık yir ötüken yış er- (KT G 4; BK K 3), uduzuğma uluğı Şad er-, ayıgması ben er- (T1 B 5), ayguçısı ben er- (T2 G 5), yagıçısı ben er- (T2 G 6) örneklerinde görülen bir diğer kullanılışı önündeki adın karşıladığı varlığı göstermek, işaret etmek, bildirmek suretiyle söz diziminde özne durumundaki varlığın tanımlanması, somutlaştırılmasıdır.  Aşağıda öznenin hangi varlık hâlinde, vasfında bulunduğunu belirtmek fonksiyonunun da mevcut olduğu örneklerde er- fiilinin il tutsık yir, uduzuğma uluğı, ayıgması, ayguçısı, yagıçısı adlarının bildirdiği varlıkların hüviyetlerini; ne, kim (ötüken yış, Şad, ben) olduklarını göstermek, işaret etmek, açıklamak yoluyla belirginleştirmek, somutlaştırmak fonksiyonu söz konusudur:
 /…/ Ötüken yışda yiğ idi yok ermiş! İl tutsık yir ötüken yış ermiş! /…/  (KT G 4)
“/…/ Ötüken dağlarından daha iyi bir yer asla yok imiş!. (Türk halkının yurt  edineceği ve) yönetileceği yer Ötüken dağları imiş! /…/”  (Tekin 1995: 35).
/…/ Yeti yüz kişiğ (T1 B 4) uduzuğma uluğı “ Şad” erti. “Ayğıl!”tidi. Ayığması ben ertim, Bilge Tunyukuk /…/ (T1 B 5)”
/…/ Yedi yüz kişiyi sevk eden üstleri “Şad” idi. “Sözcüm ol!” dedi; sözcüsü ben idim, Bilge Tunyukuk /…/” (Tekin 1995: 83).
/…/ Anta ayguçı[sı?] (T2 G 5) yeme ben ök ertim, yagıçısı yeme ben ök ertim /…/ (T2 G 6)
“/…/Bu sırada sözcüsü de ben idim, düşmanla savaşanı da ben idim /…/” (Tekin 1995: 93).
1.2.3. Fiil çekimi + er-
  Yazıtlarda fiil çekimi
+ er-,  –ti er- : yok erti erser
(T2 K 1)
yok ertim erser
(T2 K 1)
–mIş er-: taşıkmış erti
(BK D 32)
teğmiş erti
(KT D 40)
tezmiş erti
(T2 B 8)
bolmış erti
(KT D 21; BK D 18)
-Ur/-Ir er- : barır ermiş
(KT D 10)
bayur ertimiz
(T1 K 3)
boşgurur ermiş
(KT G 7; BK K 5)
igidür ertiğiz
(KT G-D)
 kalur erti
(T1 D 2)
kelir erser
(T1 K 8)
 kelürür ertim
(T2 D 3)
körür erti
(T1 B 1)
olurur ermiş
(KT D 3; BK D 4)
olurur ertimiz
(T1 B 7, G 8)
öyür ermiş
(KT G 5; BK K 4)
tir ermiş
(KT D 9, 10; BK D 8, 9)
yagutir ermiş
(KT G 5; BK K 4)
yaşayur erti
(KT K 2)
yorıyur ertiğ
(KT G 9; BK K 7; T1 G 3)
–mAz er- : bilmez ermiş
(T1 B 6)
bilmez erti
(BK D 18)
kelmez erser
 (T1 K 8)
kelmez erti
(T1 D 5)
kıdmaz ermiş
(KT G 6; BK K 5)
yorıtmaz ermiş
(KT G 6; BK K 4)
–TAçI er- : boltaçı erti
(KT K 7, 9; BK D 28, 31, 33)
erteçi ermiş
(T2 D 7)
erteçi erti
(T2 D 5, K 2)
kaltaçı ertiğiz
(KT K 9)
ölteçi erti
(BK D 33)
ölteçi ertiğiz
(KT K 10)
udaçı erti
(KT D 22; BK D 19)
şekillerinde kullanılır.
-mIş erti, -Ur/-Ir erti/ermiş, -mAz erti/ermiş’te er- yardımcı fiil olarak önündeki fiilin olumlu şeklinde anlatılanları öznenin geçmişte gerçekleştirmiş durumda bulunduğunu; olumsuz şeklinde geçmişte gerçekleştirmemiş durumda bulunduğunu bildirir. Bu –ti erse,-ir erser, -mez erser yapılarında da söz konusu olup –ser bir sonraki cümleyle şart- ceza ilişkisi kurar:
/…/ Süçiğ [s]abın, yımşak ağın arıp ırak [bod]unuğ ança yağutır ermiş /…/ (BK K 4)
 “/…/ Tatlı sözlerle, yumuşak ipekli kumaşlarla kandırıp uzak(larda yaşayan) halkı öylece (kendilerine) yaklaştırırlar imiş /…/ ” (Tekin 1995: 57).
/…/ Ol ödke kul kulluğ, küŋ küŋlüğ bolmış erti. İnisi, [eç]isin bilmez erti /…/ (BK D 18)
“/…/ O devirde köleler (bile) köleli olmuş idi, cariyeler (bile) cariyeli olmuş idi. Kardeşler ağabeylerini bilmez idi /…/” (Tekin 1995: 69).
İlteriş Kağan kazganmasar yok erti erser ben özüm Bilge Tunyukuk kazganmasar, yok ertim erser (T2 K 1)
Kapgan Kağan Türük Sir bodun yerinte bod yeme, bodun yeme, kişi yeme idi yok erteçi erti (T2 K 2)
 “İlteriş Kağan kazanmasa (idi), (ya da hiç) olmasa idi, ben kendim kazanmasa (idim), (ya da) ben hiç olmasa idim, Kapgan Kağan Türk Sir halkı ülkesinde boy da, halk da, insan da hiç olmayacak idi.” (Tekin 1995: 95).

Aşağıda -TAçI erti/ermiş yapısında özne durumunda olan Türk bodun’un yablak, yok, küŋ boltaçı, ölteçi, yolta yatu kaltaçı fiillerinde bildirilen hâle gelecek durumda bulunduğu; artatı udaçı örneğinde fiili gerçekleştirecek özneye ve (zikredilen fiili gerçekleştirmedeki) yeterlilik hâline yönelik şüphe anlatılır:
 /…/ Türük (KT K 6) bodun adak kamşattı.  Yablak boltaçı erti /…/ (KT K 7)
“/…/ Türk halkı(nın) ayağı sendeledi. Perişan olacak idi /…/” (Tekin 1995: 51).
 /…/Men iniliğü bunça başlayu kazganm[asar], Türük bodun ölteçi erti, yok boltaçı erti /…/ (BK D 33)
 “/…/ Ben erkek kardeşimle beraber bu kadar önderlik edip çalışmasa ve muvaffak olmasa idim, Türk halkı ölecek idi, yok olacak idi /…/” (Tekin 1995: 75).
/…/ bunça yeme tiriği küŋ boltaçı erti, ölüği yurtda yolta yatu kaltaçı ertiğiz (KT K 9)
“/…/ bunca hayatta kalanlar cariye olacak idi, ölenler (de) yazıda yabanda yata kalacak idiniz” (Tekin 1995: 53).
Türk bodun, iliŋin törüğin kem artatı udaçı [ert]i?/…/ (BK D 19)
 “(ey) Türk halkı, (senin) devletini (ve) yasalarını kim yıkıp bozabilir idi? /…/” (Tekin 1995: 69). 
Aşağıdaki örneklerde erteçi erti/ermiş yapısında erteçi ibaresi “gelecekte bir zaman biriminde ortaya çıkacak”, bir başka deyişle olmak, mevcudiyet kazanmak anlamında bol- fiilinin gösterdiği kılınış bakımından başlama (değişkenlik, dinamiklik) niteliğiyle değil,“gelecekteki zaman sürecinde mevcut bulunacak” şeklinde er- fiilinin durum, süreç (durağanlık, statiklik) bildiren kılınışı itibariyle bulunmak anlamında anlaşılmalıdır:
/…/ Neŋ yerdeki kağanlığ bodunka (T2 D 6)
bünteği bar erser, ne buŋı bar erteçi ermiş? (T2 D 7)
 “Herhangi bir ülkedeki kağanlı (yani “bağımsız”) bir halkın böylesi bir (devlet adamı) var ise, (o halkın) ne (gibi) bir sıkıntısı olacak imiş?” (Tekin 1995: 93).
/…/ İlteriş Kağan kazganmasar (T2 D 4) udu ben özüm kazganmasar, il yeme bodun yeme yok erteçi erti /…/ (T2 D 5)
“/…/ İlteriş Kağan kazanmasa (idi) ve ben kendim kazanmasa (idim) devlet de halk da olmayacak idi /…/ ” (Tekin 1995: 93).

Sonuç
Er- yardımcı fiilinin Eski Türkçe ve Türkiye Türkçesindeki kullanımlarını örneklerle açıkladık. Bütün dillerde olduğu gibi Türkçede de sadece fiil soylu kelimeler ve kelime grupları değil, isim soylu kelimeler ve kelime grupları da yüklem olabilmektedir. Yani hareket ifade eden cümleler olduğu gibi etmeyenler de vardır. Türkçenin ilk yazılı metinlerinden itibaren takip edebildiğimiz kendi dil mantığı içerisinde isim soylu kelime ve kelime gruplarını yüklemleştiren bir sistemi vardır. Bu konuyla ilgili olarak araştırmacılar da görüşlerini bildirmişlerdir.

Türkiye Türkçesi'nde Yardımcı fiil kökün, fiil olmasına rağmen, kendi başına anlamı olmadığını, kendi başına kullanılamadığını, yapım ekleriyle yeni kelimeler türetilemediğini örnekleriyle açıkladık.Kipler ile kullanımını örneklendirdik. Eski Türkçede, yazıtlarda mevcudiyeti anlatma, bir yerde bulunmayı bildirme, kimlik (hüviyet) kazandırma ve tanımlama (varlığı göstermek, işaret etmek; hüviyetini; ne, kim olduğunu bildirmek) şeklinde dört ayrı fonksiyonda olduğunu örnekleriyle gösterdik.

Türkiye Türkçesi'nde Yardımcı fiilin kendi başına anlamı yoktur ve  kendi başına kullanılamaz. Eski Türkçede ise, yazıtlarda mevcudiyetten bahseder ve kimlik (hüviyet) kazandırma fonksiyonundadır.
2.   Şahıs Ekinin Türkiye Türkçesi ve Eski Türkçedeki Kullanımı
Türk dili, bu dili konuşanların sayısı, yazılı metinlerinin eskiliği ve çokluğu yönleriyle Altay dilleri arasında yazı dili kimliğini kazanmış en eski ve en önemli dildir. Türk dilinin tarihlendirilmiş en eski yazıtı, VII. yüzyıla ait Çoyren (Çoyr, 688-692) yazıtı olsa da Türk dilinin en az tahribata uğrayan, en uzun ve en fazla anlaşılabilen ilk yazıtları Orhun yazıtlarıdır (Kül Tigin, Bilge Kagan, Tonyukuk) (Ata, 2011: 33). 
Dillerde değişimler olağandır ve belli bir dönemle kalmaz, dil sürekli değişim içerisindedir. Türkçe de Eski Türkçe döneminden itibaren günümüz Türkiye Türkçesine kadar değişkenlik göstermiş ve göstermeye de devam etmektir. Bu yazıda şahıs eklerinin Eski Türkçesindeki hali ile Türkiye Türkçesindeki hallerini göstereceğiz.

2.1. Şahıs Ekleri
Orhon yazıtları Türklerin sosyal, siyasi ve tarihsel geçmişlerini anlatan en önemli eserlerdir. Türk dilinin herhangi bir yabancı unsurla karışmadan, kendine ait gramer unsurlarının belirlenebildiği yapıtlardır. Türkiye’de de bu alanda Talat Tekin, Muharrem Ergin, Necip Asım ve Hüseyin Namık Orkun en önemli çalışmaları yapmıştır.

Türk dilinin fiil çekimlerinde yer alan kişi eklerini bazı gramerciler 3 gruba (Korkmaz, 2003: 572; Banguoğlu, 1986: 445; Ergin, 2004 (yeni baskı): 282-283), bazı gramerciler ise emir ve istek kipleri üzerine gelen kişi eklerini de ayırarak dört gruba ayırmaktadırlar (Eker, 20032: 303; Kornfilt 2001: 382; Aslı Göksel and Celia Kerslake, 2005: 88-90; Demir ve Yılmaz, 2003: 191; Lewis, 2000: 105).
Genelde Türk gramercileri tarafından üç tipe ayrılmıştır;
     a. I. tip şahıs ekleri (zamir kökenli),
     b. II. tip şahıs ekleri (iyelik kökenli),
     c. III. tip şahıs ekleri (emir-istek çekiminde kullanılanlar)

Şahıs ekleri çekimli fillerde hareketi yapan veya şahsı ifade eden eklerdir. Fiil kök ve gövdeleri çekimli hale getirerek kullanış sahasına çıkarken önce şekil ve zaman eklerini alırlar. Şekil ve zaman ekleri ise yalnız bir çekimde, bir kipte aynı zamanda şahıs da ifade ederler. Diğer bütün çekimlerde, bütün kiplerde ise şahsı belirmek için şekil ve zaman eklerinin getirilmesi gerekir. Bundan hareketle şahıs ekleri şekil ve zaman kalıbına dökülmüş hareketin şahsa bağlanması için kullanılan eklerdir. Bir çekimde, bir kipte aynı zamanda şahıs ifade eden şekil eklerini de şahıs ekleri sayarsak Türkçede üç tip şahıs ekleri olduğunu görmekteyiz.
A.   Birinci tip şahıs ekleri

      Birinci tipteki şahıs ekleri şahıs zamiri menşeili olup bugün, görülen geçmiş zaman, şart ve emir dışındaki çekimlerde, yani şimdiki zaman, geniş zaman, gelecek zaman, öğrenilen geçmiş zaman, istek, gereklilik çekimlerinde kullanılan eklerdir.

Bu ekler şunladır:

 Teklik
1.şahıs
-ım, -im, um, -üm
2.şahıs
-sın, -sin, -sun, -sün
3.şahıs
____

 Çokluk
1. şahıs
-ız, -iz, -uz, -üz
2. şahıs
-sınız, -siniz, - sunuz,  -sünüz
3. şahıs
-lar, -ler
       



Bu tablodaki şekiller birinci tipteki şahıs eklerinin bugünkü şekilleridir. Asılları olan şahıs zamirlerinden bu şekillere gelene kadar birçok değişiklik yaşamışlardır. Türkçede başlangıçta bu tip fiil çekimleri şahıs zamiriyle yapılırdı.

Örneğin geniş zaman çekimi şöyle idi:

 Teklik
1.şahıs
bilür   men
2.şahıs
Bilür   sen
3.şahıs
Bilür   ol

 Çokluk
1. şahıs
Bilür   biz
2. şahıs
Bilür   siz
3. şahıs
Bilür   olar
   



Eski Türkçede, görülen geçmiş zaman ve emir dışındaki çekimle, şart şekli de dahil olmak üzere, bütün fiil çekimleri böyle yapılırdı.
Eski Türkçede bu çekim şeklinin yalnız üçüncü şahıslarında değişiklik olmuştur. Teklik üçüncü şahıs eki yerinde olan ol sonradan kullanılmamış (bilür ol yerine bilür gibi). Çokluk üçüncü şahıs eki yerinde olan olar sözcüğünün o zamandan beri  -lar, -ler şeklinde ekleşme yolunu tutmuştur.
Batı Türkçesine geçerken durum böyle idi, yani yalnız çokluk üçüncü şahısta ekleşme olmuş, teklik üçüncü şahıs da eksiz hale gelmişti. Diğer şahıslarda ekleşme ancak Batı Türkçesi  içinde ve çeşitli safhalar geçirerek ortaya çıkmıştır.
Eski Anadolu Türkçesinde şahıs Eklerini şu şekilde görüyoruz:

 Teklik
1.şahıs
-van, -ven,  -vanın,  -venin,
 -vam,- vem, -am, -em, -ın, -in, -n
2.şahıs
-sın, -sin
3.şahıs
----

 Çokluk
1. şahıs
-vuz, -vüz, -uz, -üz
2. şahıs
-sız, -siz,
3. şahıs
-lar, -ler





Görülüyor ki Eski Anadolu Türkçesi birinci tipteki şahıs eklerinin eski ve yeni şekilleri arasında tam olarak köprü durumundadır demek mümkündür. Ekler eski dönemin izlerini taşırken yeni dönemin şekillerinde ekleşme yolundadır.



Bu durumları kısaca açıklayacak olursak:
·              Teklik birinci şahıs –van, -ven ve onun genişlemiş şekli olan
 -vanın, -venin’in Batı Türkçesindeki b – v değişikliği ile eski çekim şeklinin birinci şahsında kullanılan … ben’den geldiği açıktır.

·           Teklik ikinci şahıs  -sın, -sin eki eski çekim şekli olan … sen’in vokal değişmesi ile ortaya çıkmış demek mümkündür. Eski Anadolu Türkçesinin bu -sın, -sin’i Osmanlıcanın başlarında da böyle kalmış, sonradan n’si  ŋ’leşerek  -sıŋ, -siŋ  şekline geçmiştir .Sonradan  İstanbul Türkçesi sağır kef’-leri  atınca ek tekrar n’li olmuş ve bugünkü halini almıştır.

·              Teklik üçüncü şahıs eki daha, Eski Türkçe Döneminde iken neredeyse kullanılmamaya başlanmış ve Batı Türkçesine de böyle geçmiştir. Batı Türkçesinde bu ek daima eksizdir.

·             Çokluk Birinci Şahıs  -vuz, -vüz eki de b – v değişikliği ile  eski … biz’- den çıkmıştır. Batı Türkçesinde çokluk birinci  şahıs ekinin başlangıçta bu ek olduğunu söyleyebiliriz. Fakat bu ek Eski Anadolu Türkçesinde geniş olarak kullanılmamıştır.

·        Çokluk ikinci şahıs eki Eski Anadolu Türkçesinde  -sız, -siz, olarak aslı … siz’e açık bir şekilde bağlı olduğunu gösterir. Ek Osmanlıcada da bir müddet böyle devam etmiş, sonra Osmanlıca içinde teklik ikinci şahsa bağlanıp  -sıŋız, -siŋiz şekline geçmiştir. Osmanlıcanın sonlarına ise İstanbul Türkçesinde sağır kef’i n’ye çevrilmiş olarak kullanmıştır.

·        Çokluk üçüncü şahıs eki  -lar, -ler  ise Batı Türkçesinin başından beri hep öyle kalmıştır. Bu ekin … olar’dan geldiği, dolayısıyla isim çokluk ekinin fiillere geçmiş şekli olduğu görülmektedir.

Türkçenin şahıs zamiri menşeili birinci tipteki şahıs ekleri ve onların gelişme seyri budur.

B.   İkinci tip şahıs ekleri
                  
         İkinci tipteki şahıs ekleri iyelik eki menşeili olup bugün, görülen geçmiş zaman ve şart çekimlerinde kullanılan eklerdir.

         Bu ekler Türkiye Türkçesinde şunlardır:

 Teklik
1.şahıs
-m
2.şahıs
-n
3.şahıs
--

 Çokluk
1. şahıs
-k, -k
2. şahıs
-mız, -miz, -nuz, nüz,
3. şahıs
-lar, -ler

                      


 Teklik
1.şahıs
-m
2.şahıs
3.şahıs
--

 Çokluk
1. şahıs
-mız, -miz
2. şahıs
- ŋız, - ŋiz
3. şahıs
-lar, -ler
                  
                   Eski Türkçede ise Bu ekler:
        



Görüldüğü üzere bu eklerin eski şekilleri iyelik eklerinden farksızdır. İkinci tipteki bu ekler Eski Türkçede yalnız, görülen geçmiş zaman eki çekiminde kullanılırdı. Batı Türkçesinde ise görülen geçmiş zamandan başka şart çekimi de bu eklerle yapılagelmiştir.
Bu durumları kısaca açıklayacak olursak:
·        Teklik birinci şahıs  -m ek Türkçede başlangıçtan beri hiç değişmemiştir.
·        Teklik ikinci şahıs eki başlangıçtan Osmanlıcanın sonlarına kadar  - ŋ şeklinde idi. İstanbul Türkçesi sağır kef’leri atarak  -n şekline geçmiştir.
·        Teklik üçüncü şahıs eki bu tipte de yoktur. Bu şahısta şekil ve zaman eki ifadesini de taşıyor demektir.
·       Çokluk birinci şahıs eki Eski Türkçede  -mız,  -miz şeklinde idi. Batı Türkçesinde bu ek atılmış, yerine  -duk, -dük sıfat fiilinin tesiri ile ortaya çıktığı anlaşılan bir  -k, -k eki geçmiştir. –k eki Eski Anadolu Türkçesinde bazen  -b eki de olmuştur.
·       Çokluk ikinci şahıs eki Eski Türkçede  - ŋız, - ŋiz şeklinde idi. Eski Anadolu Türkçesi ile Osmanlıcanın ilk devirlerinde ise yalnız yuvarlak vokalli olarak  - ŋuz, - ŋüz şeklinde kullanılmıştır. Sonradan Vokal uyumuna bağlanarak ve İstanbul Türkçesinde sağır kef’i n olarak bugünkü şekilleri ile ortaya çıkmıştır.

Görüldüğü üzere Türkçede kullanılan ikinci tipteki şahıs ekleri ve onların gelişme seyri budur. 
        
Türkçede her iki tipteki şahıs ekleri de vurgusuzdur. Şahsı belirtmek için hususiyetle üzerlerine basılmamışsa şahıs ekleri vurguyu daima önlerindeki şekil ve zaman ekleri üzerine atarlar.

C.   Üçüncü tipteki şahıs ekleri
Türkçede üçüncü tipteki şahıs ekleri olarak da anılır emir eklerini gösterebiliriz. Fakat tabii, emir ekleri aslında şekil ekleridir. Yalnız, emirde şahsın ayrı bir şekil eki olduğu için o şekil ekleri aynı zamanda şahıs ifade eder. Bu bakımdan, burada şahıs eklerinden bahsederken emir eklerinin şahıs fonksiyonuna da temas etmek zorundayız. Şahıs da ifade eden bu emir eklerine diğer çekimlerin şahıs eki olmayan, fakat şahıs ifade eden üçüncü şahıslardaki şekil ve zaman eklerini de katabiliriz.

Türkçede iki dönemdeki şahıs ekleri böyledir. Türkçede şahıs ekleri fiil çekimine zaman ekleri ile birlikte ve onlardan sonra katılan unsurlardır. Eski Türkçedeki şekillerine şöyle örnek verebiliriz:

·        Bilinen Geçmiş Zaman
 1.ve 2. şahıslarda  -DX, 3. Şahısta –DI ekiyle kurulur. l, n, r ile biten fiil tabanlarından sonra ekin  -t’li diğer durumlarda  - d’li biçimi kullanılır:
  Örneğin:
tidim (dedim), birtim(verdim), bardıg (vardın), ötüntüm(arz ettim); içikdiŋ (tabi oldun), öltü (öldün), ertigiz(idiniz)
·        Öğrenilen Geçmiş Zaman

-mIş ekiyle kurulan öğrenilen geçmiş zamanın bengü taşlarda sadece 3.şahsına rastlanır:
  Örneğin:
timiş(demiş), ögleşmiş( danışmış), sökirmiş(çöktürmüş)

·        Geniş ve Şimdiki Zaman

      Köktürkçede geniş ve şimdiki zaman ayrılmamıştır.
Bu kip sözün gelişine göre bazen geniş, bazen şimdiki zamanla Türkiye Türkçesine aktarılır. Olumlu geniş zaman eki  -Ar ve  -Ur; olumsuz geniz zaman eki ise 
-mAz’dır.
  Örneğin:
Birür men (veririm,veriyorum), kazganur men (kazanırım, kazanıyorum),ömez sen (düşünmezsin,düşünmüyorsun), tir men (derim, diyorum), yagutır (yaklaştırır,yaklaştırıyor).

·        Gelecek Zaman
    Köktürkçede gelecek zaman eki iki türlü kurulur.-DaçI ekiyle kurulan gelecek zamanın örnekleri daha çoktur:
  Örneğin:
Ölteçi sen (öleceksin), olurtaçı sen (oturacaksın), boltaçı (olacak), kaltaçı biz (kalacağız),
   
-sIk ekiyle kurulan gelecek zamanın örnekleri azdır. Gelecek zamanın bu türünde iyelik kökenli şahıs ekleri kullanılır.
  Örneğin:
ölsikig(öleceksin)

·        Emir Kipi

    Emir kipinde her ayrı bir şekle gösterilir. Emir eki teklik birinci şahısta  -(A)yIn, teklik ve çokluk 3. şahısta  -zU(n), çokluk 1.şahısta  -(A)lIm,  çokluk 2. Şahısta  -(x)ŋ biçimdedir. Teklik  2. Şahısta ek kullanılmaz;  fiil doğrudan doğruya teklik 2. şahsı ifade eder.
  Örneğin:
Tegeyin(ulaşayım), tüşeyin (düşeyim, ineyim), yoglatayın(yoğ törenini yapayım), konayın,ıdmayın(göndermeyeyim); ay(söyle), eşid, tınla(dinle), basıtma (baskına uğrama); yorımazun (yüremesin), barzun (gitsin), bolmazun(olmasun); eşidiŋ( işitin).

·        Birleşik Çekim

Köktürkçede  birleşik çekimin hikaye ve rivayet şekilleri vardır. Hikaye,  er-  fiilinin  geçmiş zamanıyla, rivayet er-  fiilinin öğrenilen geçmiş zamanıyla yapılır. Er- , i-  fiilinin Köktürkçedeki asli biçimidir; başka bir deyişle i-  fiili er-‘den çıkmıştır.
  Örneğin:
Hikaye:  bolmış erti (olmuştu), tegmiş erti (değmişti), kelürür ertim (getirirdim), kelmez erti (gelmezdi), erteçi erti (olacaktı), ölteçi ertigiz (ölecektiniz).

Rivayet: yorıyur ermiş (yürüyormuş), yagutır ermiş (yaklaştırırmış), olurur ermiş (oturuyormuş).
Şahıs eklerinin kullanımını örnekler  ile açıladık.


Sonuç
 Dillerin sürekli olarak değişime uğradığını ve Türk dilinin de değişime uğradığını belirttik. Eski Türkçe ile Türkiye Türkçesi arasındaki şahıs eklerinin açıkladık. Şahıs eklerinin üç gruba ayrıldığını ve bunların birinci  tip şahıs ekleri (zamir kökenli), ikinci  tip şahıs ekleri (iyelik kökenli), üçüncü tip şahıs ekleri (emir-istek çekiminde kullanılanlar), olduğunu örnekleriyle açıkladık. Aynı zamanda şahıs eklerinin zaman çekimleriyle örneklendirerek açıkladık.

KAYNAKÇA
BANGUOĞLU, Tahsin (1990), Türkçenin Grameri, TDK Yay., Ankara.
TEKİN, Talat (2000), Orhon Türkçesi Grameri, TDK Yay., Ankara.
TEKİN, Talat (2000), Orhon Yazıtları, TDK Yay., Ankara.
ERGİN, Muharrem (1993), Türk Dil Bilgisi, Bayrak Yay., İstanbul.
ERGİN, Muharrem (1996), Orhun Abideleri, Boğaziçi Yay., İstanbul.
KORKMAZ, Zeynep (2003), Türkiye Türkçesi Grameri (Şekil Bilgisi), TDK Yay., Ankara.
ORKUN, Hüseyin Namık (1994), Eski Türk Yazıtları, TDK Yay., Ankara.
KARABEYOĞLU, R.  Adnan (2007), Orhon Yazıtları’nda Bol- Ve Er- Fiilleri Üzerine, Tübar-XXII
ATA, Aysu.( 1997) Ḳıṣaṣü’l-Enbiyā I. TDK Yay., Ankara.
TEKİN, Şinasi (1992),Eski Türkçe: Türk Dünyası el kitabı (2. Baskı). Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü: Ankara.
ERCİLASUN, Ahmet Bican (2004), Başlangıçtan Yirminci Yüzyıla Türk Dili Tarihi, Akçağ Yay., Ankara
DİLEMRE, Ali Saim (1938), Cevherî Fiil - Türk Fiilleri Tasrif Sistemi ve Hint - Avrupa Fiilleri Tasrif Sistemi İle Aralarındaki Birlikler,  Kader Basımevi, İstanbul
KARAAĞAÇ, Günay (2012),Türkçenin Dil Bilgisi , Akçağ Yay., Ankara.
GEMALMAZ, Efrasiyap (1982), Standart Türkiye Türkçesi (STT)nin Formanlarının Enformatif  Değerleri ve Bu Değerlerin İhtiyaç Halinde Bu Dilin Gelişimine Muhtemel Etkileri, Erzurum.
KORKMAZ, Zeynep, (2003). Gramer Terimleri Sözlüğü, TDK Yay., Ankara.
GÜNEŞ, Sezai, (2010). “Türkçede “İmek Fiili” Hakkında”, III. Uluslararası Dünya Dili Türkçe Sempozyumu, 16–18 Aralık 2010, İzmir.
KARAAĞAÇ, Günay, (2011). Türkçenin Söz Dizimi, Kesit Yay., İstanbul.
TEKİN, Şinasi. “Eski Türkçe”, Türk Dünyası El Kitabı, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, 121. 1992. 70. , Ankara.
BAYDAR, Turgut, (2013), İsim + Yardımcı Fiil Şeklinde Oluşan  Birleşik Fiiller Üzerine, A. Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Erzurum.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Şahıs Ekinin Türkiye Türkçesi ve Eski Türkçedeki Kullanımı Hakkında Çalışma (kısa)

Çıgany: Fakir